Kurbanlıkların gözlerini bağlamak için özel olarak 5-10
parça astar hazırlanırdı.
Hırka-i Saadet Dairesi’nin kapısının yanında yaklaşık 40 koç
kurban edilir ve ilk koçu bizzat padişah keserdi.
Kurbanın kanı, evin en küçük çocuğunun alnına sürülür ve
postu tekkeye yollanırdı. Ayrıca bayram sofralarında aşırı et tüketimi yüzünden
bozulmaya meyilli sindirim sistemini düzeltmek için sofrada tatlı olarak
muhakkak turunç reçeli bulundurulurdu.
Devletin ileri gelenlerinin konaklarında Kurban Bayramı
yaklaşınca hane sahibi kendisinin yanı sıra eşi, çocukları,, vefat etmiş anne
ve babası için birer koç kestirirdi. Bu koçlar en az 3-5 gün konağın ahır
kısmında beslenir, gözlerinin sağlam, boynuzlarının kırık veya organlarının
eksik bulunmamasına dikkat edilirdi.
Hane sahibinin bir tekkeye mensup olması durumunda oraya da
adak adıyla gereği kadar kurbanlık gönderilirdi. Hatta kendisinin ve
çocuklarının hocalarına, ebelerine, dadılarına biri kendisi, öbürü hanımı adına
birer çift koyun gönderenler olurdu.
Kurbanlıkların yıkandığı, tüylerinin tarandığı,
boynuzlarının zeytinyağıyla yağlandığı da olurdu. Kurbanlıklar temiz otlar
üstüne yatırılarak bayram gününe kadar özenle beslenirdi. Bayramdan sonra
evlenecek gelin veya damadın koçlarının boynuzları sarı altın varaklarla
süslenir , tüylerinin üç-beş yerine kurdele bağlanır, özel görevlilerle onların
evlerine gönderilirdi.