Eskiden Istanbul’da denizde ulaşım kayıklar üstünde
yapılırdı. Boğaziçi ve Halic’in bazı köyleri arasında yolcu nakliyatı yapan
kayıklara ‘’piyade kayığı ‘’ denirdi. Bu kayıklardan büyük olanlarına ‘’pazar
kayığı ‘’ denirdi. Çünkü bu kayıklar şehrin çeşitli yerlerinde kurulan
pazarlara gidip gelenleri ve pazarcıları taşırdı. Eski Istanbul kayıklarının
genellikle tahtaları boyanmaz, sadece cilalanırdı. Böylece tahtanın doğal
rengi, denizin rengiyle güzel bir uyum sağlardı. Devlet ve saray adamlarına
mahsus kayılar ise çok süslü ve işlemeli olurdu.
Boğaziçi o dönemlerde genelde sessiz ve sakindi. Ama ramazan
gelince özellikle de ramazan yaz aylarına denk gelmişse; bu sessizlik
bozulurdu. Sıcak akşamlarda, mehtaplı gecelerde, zevk sahibi Istanbullular’dan
bir kısmı iftarını deniz üstünde kayıklarda yaparlardı. Çeşit çeşit lezzetli
yemekler, bu sandallar içinde ikram edilirdi. Sadece yemekler yenmez,
semaverlerde çaylar demlenir, şerbetler içilirdi.